Resmi kayıtlara göre yaklaşık
18bin ölü
24bin yaralanma vakası var.
286bin ev
43bin işyeri hasar gördü.
Resmi olmayan kayıtlara göre ise
Ölü sayısı 50bin
100bin'e yakın yaralı var.
Bu veriler depremin iç karartan verileri. Daha iç karartan kısmı ise:
Depremde yapım hatalarından
dolayı depremde göçen binaların müteaahitlerine toplamda:
2100 dava açılmış
Bu davaların
1800 tanesi şu ya da bu sebepten cezasız kalmış
Geriye kalan
300 davanın da 190 tanesi ertelenmiş sadece geri kalan
110 dava ceza ile sonuçlanmış.
(Kaynak :
Wikipedia)
Küçük bir örnek:
Depremin en ünlü müteahhitlerinden
Veli Göçer'e yaklaşık
19 yıl hapis cezası verilmiş. 7buçuk yıl cezaevinde yattıktan sonra tahliye olmuş. Kendisi
195 kişinin ölümünden sorumlu.
Düz hesap : Veli Göçer ihmalinden ötürü
öldürdüğü her bir insan için sadece 36 gün cezaya çarptırılmış.
Netice de
her bir can için sadece 14 gün hapishanede yatmıştır.
Diğer ufak tefek! örnekler:
-36 kişinin öldüğü dava zaman aşımına uğradı
-98 kişinin öldüğü sitede 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
-58 kişinin öldüğü apartmanda müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
-11 kişinin öldüğü dava zaman aşımına uğradı.
Vs vs... Fazlası kat be kat vardır da eksiği yoktur.
Şimdi işin -bana göre- en iç karartıcı kısmı:
- Devlet -imkansızlıktan ya da iş bilmezlikten- o zaman da afetler konusunda yetersizdi şimdi de yetersiz, daha düne kadar şahit olduklarımız ortada, örnek vermeye gerek bile yok.
- 99 depremine kadar şimdi olduğu gibi beklenen bir deprem ya da yapılan bir uyarı yoktu, varsa da şimdiki gibi dile getirilmiyordu. O yüzdendir ki alınan bir önlem, yapılan bir denetim yoktu. (Deniz kumundan yapılan binalar, denize sıfır yapılan siteler) Ama şimdi deprem olacağı biliniyor olmasına rağmen -benim gördüğüm- tek önlem para bastıran bina sakinlerinin binalarının kentsel dönüşümle yenilenmesi.
İstanbul'un göbeğinde 99 depreminde deprem anında kaçıp, deprem sonrasında da çadır kurup haftalarca geçici olarak konakladığımız alanlardan kalan sadece mahalledeki caminin bahçesindeki alan, gerçi oranın da çimenlik alanının büyük bir kısmını restore edip! arnavut kaldırımı yaptılar ya. Ulan aklı başında bir insan evladı çimen ve kum üzerine kurulu dinlenme alanı ve çocuk parkını neden arnavut kaldırımı ile piç eder ki?
- 99 depreminde çoğunluk olarak iletişim aracı ev telefonlarıydı, şimdi ise cep telefonları ama, ama örneğin -tarihini tam kestiremesem de- 2 sene önce İstanbul'da olan küçük şiddetli bir depremde anneme telefonla ulaşmam yarım saatten fazla sürmüştü. Her konuda altyapı yetersiz.
- Deprem anı ve sonrası için o zaman da kimse ne yapacağını bilmiyordu, şimdi de bilmiyor. Hem de hiç kimse bilmiyor. Bahsettiğim sıradan bir vatandaş değil, koca devletin koca bakanı bile bilmiyor.
link
- Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi 99'da da felaketin sorumluları bir şekilde cezalardan yırtıyor, sorumlular hayatlarına hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu. Şimdi, en basitinden Soma'daki sorumluların aldıkları cezalara ufak bir göz atmak yeterli olur. Ya da 38 kişinin öldüğü tren kazası sonrası Ulaştırma Bakanı'nın çıkıp "ben rahatım, direksiyonun başında ben mi vardım kardeşim" diye açıklama yapmasını da hatırlayabiliriz.
Korkum şu ki, deprem anında can veren insanın katlarca fazlasını deprem sonrası yanlış müdahaleden ya da yetersiz, yetişemeyen müdahaleden ve belki de 99'daki depremde olduğu gibi insanların canını kurtarmak yerine mal peşine düşen yağma yapan insanlar yüzünden veririz.
He bu arada Kanal Istanbul için geçen sene hesaplanan 75 milyar lira ile ne tür önlemler alınabilir, ne tür felaketlerin önüne geçilebilirdi?